Sunday, January 21, 2007

#25

21012bin7

sevgili terazi,

dünya'daki en kötü kız ben oldum. yanıma ne koyarsan koy ben zaten blönçk diye yere oturmuş haldeyim.
elimdekinin büyüsünden beynim dönerken, yer altımdan kayıyor gibi hissedip aynı zamanda dans etmeye çalışırken,
kafam, hayallerim, kaydırağa bindiler. ekstradan. arkalarından koşuyorum, nefesim de yetmiyor. alerjik astımım var. kızarıyor yüzüm çok hızlı koşunca.
dış güçlerden biri gelsin. höt desin. pııstt desin.
söndürsün beni.
içimdeki enerjiyi, morun yanına giden en güzel renge koşturtma.

lüffen.

Monday, January 15, 2007

#24





02:59 * sınav var, önemi yok.

sevgili çilek kokulu badişap yağı,

seni ona koklattığımda "ımmmm" diye bi şiy çıkarmıştı içinden, ah şimdi duyabiliyor olsam keşke..
'60larda yaşayamadım ben; ama en azından msn'de iletimden ne yaptığımı dışa vurmuyorum.
cep telefonumdaki mesajlara, "ben yatıyorum sevgilim, hadi sen de uyu." demiyorum.
gerçekten, inan bana.
ben kızım.
öyle bir kız ki, onun döneceğini bildiğimden beklemekten keyif aldım.
gün saydım. ardışık ardışık. 7'den sonra ne geleceğini bildiğimden, hiç zorluk çekmedim.
o gelecek diye, ojemi değiştirdim, saçımı üşüsem de soğuk suyla yıkadım, buklelerim kafalarını kuma gömmesinler diye.
sonra dedim kendi kendime, onun için di mi tüm bunlar? egonu kenara koydun mu kızım?
?'leri __ 'lerine döndü sonra. konuşma çizgisi. hatırladın mı çilek kokulu badişağ yağı.
(__)
cevapları simgeler.
cümleleri.
eksiltili - eksiltisiz, ona giden bütün cümlelerimi..

Friday, January 12, 2007

#23

sevgili mor fonlu, yeşil güneşli, şapşal inek;
dinle ve oku beni.



nouvelle vague - in a manner of speaking
the postal service - sleeping in
ben harper - alone
sufjan stevens - dress looks nice on you
lamb - gabriel
the arcade fire - c
old wind
helldorado - a drinking song

...


adanmışlar,

"o"nu düşünürken farkında olmadan defalarca ripitte olanlar,
unutulmak ve tozlandırılmak istenenler,
görüntülerle ve kokularla yani "kimileriyle" mıhlı olanlar,
farklı zamanlarda - farklı kişileri düşünerek dinlenilen "aynı"
şarkılar.


küçükken sahip olunan; bebe mavisi, moru, pembesi hatıra defterleri vardı ya hani; artık onlar şarkılar. mekân, şehir, zaman, yüzyıl değişse de boğazımızdaki düğümü, dilimizdeki tadı, içimizdeki hareketi aynı olur her defasında.

...


yukarıda olan şarkılar benim son *6 günüm.
kasedin rewind sesini duyduğumda hissedeceklerimi şimdiden biliyor gibiyim.


not: resimler sinekkavanozu'ndan.




Wednesday, January 10, 2007

#22

100107
" .... sevgili;

fransız sokağı'nda şarap içtiğimizde - ki bu benim için
ilk ilkti seninle. - fotoğrafını çekmiştim dandik bile denmeyecek sonieriksonumla.
o gün de kaydetmiştim sana onu.
mesaj attığında önce resmin beliriyor sonra ya bızbızbızt oluyor; ya da dırırı.
normalde ses görüntüyü bastırır geçer ama sende tam tersi.
sende önce görüntü sonra ses.
bi şiyler yapıyosun içinde bi yerde, sonradan açığa vuruyorsun sanki..
algılattığın bu, bendeki izlerin.. "

Wednesday, January 3, 2007

#21

030107 * pazar gibi hissettiğim bir gün
sevgili kalemlerim,

klavye çıkalıberi ya da
insanlar bana "amma çok konuşuyosun sen ama seviyoruz." dediğinden beri
sizleri pek kullanamadım ben.
öyle ki;
cümleleri uzayda kaybolmasın diye somutlaştırmaktı en çok keyif aldığım.
dokununca matlaştırmak-dondurmak.
bunu yaparken de karşılık denen adi şeyin peşinde olmak bi bakıma..
içi gözüken demirdne bi kafesin içinde zıp zıp zıplatan bir bez gerili şimdi.
bir sürü yol varken, onu görmüş olmak, girmeye çalışmak ve hatta girmiş olmak. çıkası gelmemek.
O'nun izlemesi, izlerken gülmesi. tat alması.
zıplarken sıkılıp ağlarsam ya da bitmecek mi diye korkup ağlarsam eğer,
O ağlar..
sorumlu * sorunlu hissedip kendini ağlar.
ve O da ağlarsa ben..

kafesin demirlerini söküp kendimi
yok ederim.